Şeker gibi ojelerim …..2.. (:

Merhaba Kızlar,
Daha önce Şeker gibi ojelerim…. (:  konusunda bana aynı zamanda çok sevdiğim bir arkadaşımdan gelen ojeleri görmüştünüz.

Canım arkadaşım tekrar bana oje gönderdi. Kendisini çok seviyorum. Gerçekten çok teşekkür ederim. Samimiyeti için .. Güveni için.. Her şey için…
Artık iş büyüdü renkleri görebileceğimiz renk paletleri de bana hediye olarak geldi. Bu o kadar hoşuma gitti ki, size anlatamam. :)


Şimdi gelelim bu Woo marka ojelerin nerede satıldığına, sizin için gittim gördüm çektim :)))
youknow Eminönün’de bu ojelerin olduğunu söylemişti daha önce, onada teşekkür ederek.Adres bilgisini sizinle paylaşıyorum : )





Kozmetik dükkanının ismi: Caferoğlu Paşa Kozmetik
Adres: Uzunçarşı caddesi No:290 (Karakol Sokak Girişi) Tahtakale / Eminönü /İstanbul
Telefon: 212- 5203193
Adres tarifi: Meşur Çarşıdan çıktıktan sonra düz yürüyün , ilk sağdan girin ve devam edin. 3. ya da 4. sol ara sokakta bulunuyor. Adres elinizde olacağı için herkes size gösterir. 
Dükkan’da ki beyefendilere ilgileri için teşekkürler.

Golden Rose 113 – Dark Brown


Kahverengi, her zaman yakıştırdığım ama çok fazla kullanmadığım bir renk. Her seferinde kahverengi ojenin üzerine konad yapma istediğim oluyor anca sürdükten sonra tırnaklarımın görüntüsü hoşuma gittiğinden yapmıyorum.




Golden Rose Paris serisinin ojelerinin sürülüşü tam bir işkence, şişelerinden memnun olmadığı bir kaç ay önceki yazılarımda bahsetmiştim. Fırçası da hiç iyi değil. Ben bazen başka ojenin fırçası ile sürüyorum.

Kıvamı yine de iyi. 2 kat sürdüm. Tek katı kalın sürerseniz de opak oluyor. Ben artık kıvamı yoğun ojelerde önce ince kat, sonra kalın kat sürmeye çalışıyorum.





Golden Rose Care+Strong 187, kahverengi ojesini hem sürülüş, hem de renk olarak,daha çok beğenmiştim. Yani karşılaştırmak gerekirse, kesinlikle 187 numara benim ilk sıramda.

Tırnakla para kazanmak – Melis Alphan

 Bugün sizlerle gazetede okuduğum Melis Alphan’ın yazısını paylaşmak istedim. Bana göre çok fazla iğneleyici yazıyor. Yazı tarzından pek hoşlandığım söylenemez. Bizi anlamasını da beklemiyorum aslında.. 
Eskiler “Ben buralara tırnaklarımla kazıyarak geldim” demeye bayılır. Bu zor yolda tırnak cilası çatlayıp bozulursa oje dediğin ne güne duruyor? Pop dünyasının yeni yetme starı, moda ve güzellik piyasasına tırnağın ucundan giriyor.

Bir zamanlar moda endüstrisi kumaşları kesip biçip, boyayıp yıkayıp, son ütüsünü yapıp, pazara sunup para kazanmaya çalışıyordu. Sonra güzellik endüstrisi çıktı. Modanın küçük kardeşi. Nemlendirici moda oldu, kırışıklıklarla savaştığı iddia edilen bir dolu kozmetik ürünü raflarda boy gösterdi. Parfüm, “miktarı az, fiyatı yüksek” kavramını hayatımıza soktu.
Sonunda iş tırnağın ucuna kadar geldi.
şarkıcıların kıyafet markalarına, futbolcuların ayakkabı koleksiyonlarına, modellerin parfüm çıkarmalarına alıştık. Başta “Herkes kendi işini yapsa ya” desek de sesimizi çıkarmadık.
Fakat bu bir ilk.


Ergenlerin ve kız çocuklarının hastası olduğu, kendisi de ergen sayılabilecek popçu Justin Bieber oje koleksiyonu çıkarıyor. Aralıkta ABD’de, 2011 itibarıyla da dünyanın geri kalanında piyasaya sürülecek koleksiyonun adı One Less Lonely Girls.
Ojelerin adları ise ılk Dansı Bana Lütfet, Ben + Mavi, En Gözde Mor gibi,
bana pek bir şey ifade etmeyen ama ihtimal o ki kız çocuklarını tavlamak üzere düşünülmüş cinste. Kendisine hayırlı işler…
De…

Neden oje koleksiyonu?
Demek ki oje işinde ekmek var. Bir kere makyaj işine girenlerin ilk işi oje üretmek.
Hem kolay üretildiği hem de iyi sattığı için oje bu firmaları birkaç yıl döndürebiliyor. Türkiye’de yıllık oje tüketimi 20 milyon şişe civarında. Kadın başına yılda bir, bir buçuk şişe deyin. Batı’yla kıyaslandığında rakamlar düşük, orada kadınlar ayda ortalama bir şişe oje bitiriyor. Ama bir taraftan da Türkiye’de her geçen yıl oje satışları artıyor. 

Oje moda dünyasının basamaklarını da hızlı tırmanıyor.

Geçtiğimiz sezonlarda ayakkabıların yaptığını yapıyor: Çıldırıyor.
Kıyafette artık pek de harikalar yaratamayan markalar son yıllarda çantaya, ayakkabıya abanırken kozmetik sektörünün de altın yumurtlayan tavuğu tırnak boyaları gibi görünüyor.
Justin Bieber bir yana… Moda haftalarında sadece kıyafetler değil, ojeler de çıktı podyuma. Zac Posen’ın modellerinin tırnakları leopar ve batik desenliydi. Giles Deacon’ınkilerde gülen suratlar vardı. Betsey Johnson defilesinde pembe tırnaklar üzerinde sarı-laci çizgiler dikkat çekerken, Loewe’deki kelebek motifli tırnaklar uygun fiyatlı yatak çarşaflarını andırıyordu.

Ünlüler de sardı bu tırnak işine. Katy Perry’nin tırnaklarında sevgilisi Russell Brand’in resmi görüldü. Rihanna ve Alexa Chung’ın parmaklarının ucunu gülen suratlar süsledi. Heidi Montag tırnaklarına Chanel logosu kondurdu, Fergie çizgi çektirdi.
Moda dergilerinde sayfa sayfa süslü tırnak fotoğrafları basıldı.
İş artık safi ojeden de çıktı. Ülkemiz kadınlarına pek sirayet edememişse de Batı’da alternatif çevrelerde popüler olan “nail art”, yani “tırnak sanatı” ana akım modayla iç içe geçer oldu.
Ojenin defilelerde aksesuvar mertebesine yükselmesi, ünlüler tarafından benimsenmesi bu anlama geliyor.
Ya dahi kozmetik pazarlamacıları oje satışlarını artırmak için tasarımcıları tavladı. Ya da millet sıkıldı, oyun arıyor…



Eski Mısır’da tırnak boyası rengi hiyerarşiye işaret edermiş, sosyal düzenin tepesindekiler tırnaklarını kırmızı ve tonlarıyla boyarlarmış. Nefertiti el ve ayak tırnaklarına yakut kırmızısı sürermiş. Kleopatra’nın rengi kızılmış. Alt sınıflardakilere sadece açık tonlarda ojeye izin varmış.
Bugün eski zamanlardaki gibi adı konmuş olmasa da statü simgesi ojeler var. Ojede pazarın trendlerini belirleyen Chanel oje sürüyorsanız -belki Hermes takmış kadar olmuyorsunuz ama- birçoklarının gözünde modanın üst sınıfına mensupsunuz.
Lüks markaların kraliçesi her yıl bir-iki yeni oje çıkarıyor. Millet mağazalara isim yazdırıyor, listelerde sırasını bekliyor, bu ojeleri ilk sürenlerden olmak kimileri için epey anlam taşıyor.
Yani belki yaptırımı yok… Ama oje binlerce yıl sonra hâlâ hiyerarşideki yere işaret ediyor.
Ps: Foto sorunu geçsin fotolarıda ekleyeceğim.

O.P.I, Rimnel London, Collection 2000 – Hot Looks, Color Club




Bu ojeler bana iş yerimde çok sevdiğim biri tarafından hediye edildi. İngiltere’ye gittiğinde kendisinden bir kaç oje rica etmiştim, kaldığı yerde benim istediğim ojeleri bulamadığından, bunları kendisi seçmiş :)

Ojelerin isimleri soldan sağa; Sherbet Lemons, Show off, Bongo Beat
Bu markanın bende hiç ojesi yoktu o açından da ayrı sevindim. Yalnız markanın diğer oje renkleri de ayrı bir güzel. Çok beğendim. 



Soldan sağa, Strawberry Fizz, London Night Flight
Rimmel London Night Flight, Trincess ve Nemo Latte’de gördüğüm ve çok beğendiğim bir mor ojem. Mor ve Lila renkli ojelere karşı ayrı bir tutkum var. Kendimi durduramıyorum :)






Rio’dan aldığım ojelere geldi sıra. 

Yukarıda soldan sağa, O.P.I What’s With The Cattitude? , O.P.I Jade is the new black. 
Rio55’in Gittigidiyor’da ki dükkanına göz atın. Güzel ürünler var. Neredeyse her hafta yeni ürün geliyor ve aynen bitiyor. Takip etmeniz gerekiyor :)







Color Club Tru Passion, mor simli oje. Çok beğendim. En kısa zamanda denemek için sabırsızlanıyorum.





Sevgiler..

Colleen 193 –> Candy Pink

Colleen 193 numaralı pembe oje renginin tatlılığına bakar mısınız? Ben koyu pembelerden daha çok böyle şeker pembelerini seviyorum. :)


Şişesi, renk kadar şeker. 2 kat sürdüm. Opak bir oje değil. Altında herhangi bir beyaz kat yok, Sadece Kalyon Tırnak güçlendiricisi var.  Kalyon’u uzun zamandır unutmuşum. Oysa, çok güzel ve yararlı bir ürün.

Bu ojeyi Kadıköy’de Senira adlı kozmetikçiden almıştım. Kadıköy Boğa’nın yakınında. Sadece 5 renk bulunuyor. Markayı daha önce duymadığımı belirtmiştim. Kokusu gerçekten ağır ve keskin :)

Birde Şarkıcı Kendi gibi pembe bir jeep’im olsa tamamdır :)))

 

.